Son günlerde ve halen de devam edegelen Peyzaj Mimarı Ece Gürel’in Belgrad Ormanlarında inziva mı, ritüel mi, ayin mi olduğuna hala karar verilemeyen kayboluşuna cevap bulunmaya çalışılırken, şimdi bir de cadılık eğitimi çıkmasın mı karşımıza, bizim kültürümüzde hiç yer bulamamış bu kavram da nereden çıktı diye düşünmeye başladığımızda aslında pandoranın kutusunu açtığımızı ortaya çıkanlarla fark ettik, ama hala çıkanları anlamış değiliz.
Uzatmadan şunu söyleyebilirim ki; bunu daha önce işlemiştim yazılarımda bu yaşananlar başta Transhümanizm ve sonrasında Sekülerizmin bizi getirdiği noktadır.
TRANSHÜMNİZMLE “Allah’a meydan okuyup, adeta insana Allah’laşma sözü verdiler, teknolojik gelişmelerle, ölümsüzlük vadeden ve hastalık ve sıkıntılara veda ettireceklerini söyleyip, yaratacakları makine-insan ile dinler ve Tanrı’larına olan inanca hiç ihtiyaçları olmayan sadece kurtulunması gereken bir bağımlılık olarak kabul ettirip, Tanrı insan olacaklarına inandırıldılar.
SEKÜLERLEŞME ile de “Allah’ı emekliye” ayırdılar. Efendim, örgütlü din anlayışına karşıyım ama bir yaratıcının olduğuna inanıyorum demeye başladılar. Dinden arkasına bakmadan hızla uzaklaşırken başka bir spiritüel, mistik alana varacaklarını bilmiyorlardı belki; ama bu kaçışı organize edenler oldukça mutlulardı, dinleri, dünyalarından çıkarıp, dünyevileştirmeyi başardıklarından.
Ve diyorlar ki siz, hiçbir talebiniz olmadan bu dünyaya geldiniz dolayısıyla kimseye Tanrı dahil, borçlu değil, bilakis alacaklısınz, istediğiniz gibi hesap da sorabilirsiniz, bu sizin en doğal hakkınız. Senden bu kadar şey istedim bana hangisini verdin, bugün benim için ne yaptın Allah’ım! Borcunu ödeme zamanı geçti artık, hadi oldu ya ödeyebilecek olsan da kazası yetmez kefaretini de isterim, ama biliyorum ki veremeyeceksin, bana hep borçlu kalacaksın! Allah muhafaza gelmekte olduğumuz, hadi itiraf edelim, geldiğimiz nokta maalesef burası: içlerinden dini çıkarılan insanların tekrar din içine salıverilmesi, hazzın zimmetine teslim edilen bir nefs ve onun tetikçisi bir beden ile.
Gelelim Ezoterizm ve Ökültizme.
EZOTERİZM
Ezoterizm ve okültizm çoğu zaman, çoğu yerde eşanlamlı olarak kullanılıyor. Ancak gerçekte eşanlamlı oldukları söylenemez.
Ezoterizmin Osmanlıca karşılığı “Batınilik”tir. Batın; iç yüz, içteki anlamındadır ve Türkçe karşılığı “içreklik” sözcüğüdür. Ezoterik, “içrek” demektir ve “içte kalan, saklı” anlamına gelir. Ezoterik bilgiler denildiği zaman, herkese açıklanmayan, ancak belli eğitimlerden geçip o bilgileri almaya hak kazanmış kişilere verilen bilgiler kastediliyor olsa da bizler, mahiyetinden bihaber olduğumuz her olayı ezoterizme, ökültizme bağlıyoruz.
Peki Öylemi? Erhan Altunay, meseleyi doğru anlamak gerektiğini, bunun da ancak yaşamakla mümkün olduğunu, dışarıdan bakınca anlaşılır bir şey olmadığını söylüyor.
Yine de anlatmaya çalışırsak, ezoterizm ; bir yöntem, yol, usul, metodolojidir ve bu çerçevede verilen bir öğretidir diyor.
Beş şartı vardır, bir şeyin ezoterik olduğunu iddia etmek için bu beş şartın tamamının gerçekleşmesi gerekir, biri dahi eksik olursa söz konusu oluşuma ezoterik denemez diyor.
Bunlar;
-Bilgilerin seçilen kişilere verilmesi.
-Belli bir hiyerarşi içinde anlatılması.
-Sembol ve alegoriler taşıması.
-Kişinin kabul töreniyle alınması.
-Öğretinin doktrini olması şartı.
Benim ilginç bulduğum şey ise tarihsel perspektifte EZOTERİZM, MONOTEİST İNANCIN YAYILMASI İÇİN KULLANILMIŞ, BU YÜZDEN TANRI İNANCI OLMAYAN BİRİNİN EZOTERİK BİR YOLA GİRMESİ DÜŞÜNÜLEMEZMİŞ.
İnsanların Tanrı’dan gelip yine Tanrı’ya döneceğini anlatan bir öğreti imiş.
Ve ilginç olan tarih boyunca bilim ve ezoterizm iç içe geçip ayırt edilemez hale de gelmiş. Fakat bilimlerin akademik disiplin haline gelmesiyle birbirinden tamamen ayırışmışlar.
Şimdi aynı olayı tekrar yaşıyoruz sanki;
-Astroloji ile Astronomi
-Simya ile Kimya
-Numeroloji ile Matematik
-Jeomansi ile Jeoloji iç içe geçmiş durumda.
Yani kısaca tekrar edecek olursak ezoterizm, içsel yolculukla dışsal hakikati anlamak ve duyusal, deneysel olanın dışında başka bir gerçekliğin olduğunun keşfetmektir.
ÖKÜLTİZM ise ezoterizm ile karıştırılsa da ciddi farklılıklar gösterir ezoterizmden.
ZİRA ÖKÜLTİZM MAJİ, BÜYÜ İLE İLGİLENİR.
Ezoterim ile karıştırılan Ökültizm ise ciddi farklılıklar gösterir ezoterizmden
Zira ökültizm, büyü ile ilgilenir.
Okültizm, köken olarak occultus = gizli sözcüğünden geliyormuş ve Türkçe de “gizli ilimler” terimine karşılık gelmekte imiş.
Okültizm çok eski bir terim olup eski zamanlardan beri kullanılan, gizli bilimlerle ilgilidir.
Bunun içine kurşun dökme, esmalar ile şifalanma, mantralar, yantralar, taşların enerjisinden istifade etme, özel vibrasyonlu su ve yağlar, astroloji, simya, muska, büyü, fal ve daha akla gelebilecek bu türden her şey giriyor.
Okült uygulamalar aynı zamanda bir üstat önderliğinde olmak zorunda. Bu uygulamalar konuyu az bilen ya da bu bilgileri iyi yönde (rahmani) yönden saparak eğitim almamış bir kişide büyük bir silah olabilir!
BU NEDENLE OKÜLTİZM EZOTERİKTİR , YANİ ANCAK BELLİ BİR EĞİTİMDEN GEÇEREK O BİLGİLERİ ALMAYA HAK KAZANMIŞ OLAN KİŞİLERE ÖĞRETİLEBİLİR VE BU BİLGİLERİN AKTARIMI DA ÖZEL BİR DİLLE VE SEMBOLLERLE OLUR.
Kısaca şunu söyleyebiliriz sanırım, benim çıkarımım: Okült felsefe , yaklaşım; din ve bilimin dışında kalan bütün doğa üstü inançlar ve uygulamaların tamamını kapsayan bir öğreti.
Anlaşılan o ki sıradan insan tarafından öğrenilemeyecek, öğrenilmesi için bazı inanç sistemlerinin gizli tutulması gereken bilgi ve düşünceleri.
Bu tür yaptıkları iddia edilen içsel yolculukta yardımcı aparatlar da kullanıyorlar bunların en önemlisi: Ayahuasca.
Ana aktif bileşeni DMT olan Amazon Ormanına özgü iki bitkinin karışımı Ayahuasca.
İki ile altı saat etkisi olduğu söylenen ve bunu denemek için Hindistan yollarına düşüp ciddi meblağlar harcayarak bu deneyimi yaşayıp ruhsal aydınlanma ve ruha yolculuğa çıkmayı umanların içtiği kırmızı renkli, çok etkili, kendinizi kaybettiren bir madde ayahuasca ve çok tehlikeli, ölümlerle sonuçlanan yolculuk ve aydınlanmalar düşünülünce…
Çok uzatmadan şunu da ifade etmeliyim ezoterizm ve ökültizmin alt başlıklarının bir kısmı da şunlar:
Astroloji, Tarot, Şamanlık, Numeroloji, Reiki, Channeling, Astral seyahat
Falcılık, Spiritüalizm, Yoga, Meditasyon, Büyü, Melek Terapi, Rezonans, Çakra Açma,
Kuantum, Ruhçuluk, Büyü Bozma, Nefes Terapi, ledün İlimleri, Kurşun Dökme,
Evrensel Şifa Enerjisi, Ayahuaska, Falcılık, Medyumluk, Zen,
Yüzde Yüz Düşünce Gücü, Aile Dizimi, Cadılık Eğitimi…
Artan sayıda insan hakikat, maneviyat, anlam, alternatif açıklama, tatmin veya sırf heyecan adına bir şeyler arıyor, aramakla kalmayıp tecrübe ediyor. Çünkü inanmak insan için çok önemli ihtiyaç ve dinden uzaklaştıkça inanç deposunu bu tür bulduklarıyla doldurmaya çalışıyor.
Bu bir anomi göstergesi aynı zamanda: inanç eksikliği, amaç eksikliği, duygusal boşluk, değer yargılarının iflası ile olan sıkıntının yanlış anlam arayışı ile zıvanadan kaçış.
Bu dalgalar çok yeni gibi görünse de deniz eski, çok eski deniz.
Not: Konumuz çok geniş devamı, cadılık ve diğer öğretiler ikinci yazıya inşallah)
Adımımın bitip adımın kalacağı güne kadar…
Muhabbetle…
Yavuz KARA