NOT:

Bu köşe, ilgili mahkemelerin hakaret kapsamı dışında tuttuğu çok sayıda ‘ÖZEL VE GÜZEL’ kelime içermektedir. Çayınız kahveniz hazırsa başlayalım.

***
Küçük çaplı sinir krizi geçirten çevirmeli ev telefonları, yıllar içinde yerini tuşlu ve kameralı cihazlara bıraktı.

Zamanla küçülerek (!) pantolon kemerlerini süslemeye başlayan bu şeytan icadı, günümüzde altın dönemini yaşıyor.

Her yaştan insanın elinden düşürmediği cep telefonlarıyla birlikte sosyal medya platformları da hayatımızın vazgeçilmezi oldu.

Mini mini çocuklar kırmızı balık nidalarıyla eğlenirken, yetişkinler güllü Cuma mesajları, samimiyetsiz anma paylaşımları, abuk sabuk video ve fotoğraflarla kafayı bozdu.

Bu teknolojik vibratörler, nevi psikolojik mastürbasyon aracı haline geldi.

Mekân ayrımı yapmaksızın her anın paylaşılması gerektiğine inanan ‘TELEFON SAPIKLARI’, evlerini, sofralarını hatta yatak odalarını umuma açtı.

Teknolojinin artılarını almak yerine yozlaşmayı tercih edenler, bazen memelerini teşhir ederek bazen de alem masalarından yayın yaparak mide bulandırmayı sürdürüyor.

Azınlıkta olan toplumun aklı başında fertleri bu iğrenç tablodan duydukları rahatsızlığı sıkça dile getiriyor.

Ancak azgınlıklarıyla başı dertte olan sıradan çinko-karbon sosyal medya kullanıcısı ‘ZİBİDİ’ler, ‘vur patlasın, çal oynasın’ anlayışıyla zehir saçmaya devam ediyor.

Trollerin zıp zıp zıpladığı sosyal medya; yalanları aperatif, riyakârlığı ise ana yemek olarak sunuyor.

***

İnsanoğlu tüm yaşantısını küçücük cihazlara sığdırmaya başlayınca, sabah kahvelerinin vazgeçilmezi olan sözlü ve işitsel çekiştirmeler yerini bilgisayar yazılımlarına bıraktı.

Artık her türlü dedikodu ve sapkınlık, sosyal medya üzerinden dönüyor.

Melahat’ın eli, Cabbar’ın kolu DM mezesi oldu..!

Buraya kadar yazdıklarım herkesin malumudur.

***

Gelelim asıl meselemize.

Bugün hiçbir iş yapmamalarına rağmen, sosyal medyada deveye hendek atlatıyormuş gibi rol kesen ‘AHLAKSIZ’lara sataşıyorum.

‘0’ iş çok reklam prensibiyle çalışan bu modeller, genellikle ‘SİNSİ’ ve patron ‘YALAKA’sı olur.

En küçük bir işi bile allayıp pullayıp gözünüze soksalar da içleri boştur, kelektir.

An itibariyle gözünüzde canlanan ‘KARAKTERSİZ’ insan profilini görebiliyorum.

Bu ‘MEYMENETSİZ’ler, geçmiş yıllarda çalıştıkları şirket ya da kurumdaki dedikodu ağı ve çamur mikserini manuel yönetirdi.

Şimdi sistem değişti.

‘ÖRÜMCEK BEYİNLİ’ canlılar, artık göz boyama operasyonlarını sosyal medyadan yönetiyor.

24 saatin tamamında çalışıyormuş gibi paylaşımlar yaparak ‘ilgili yerlere’ çeşitli mesajlar veren bu ‘TERBİYESİZ’ler, perde arkasında solitaire oynayıp ‘sistem yok’ diyen memurun ta kendisi işte…

Saat ve mekân fark etmeksizin yaptıkları paylaşımlarda ‘alandayız, yeni projeler yolda, heyecanımız yüksek’ gibi ifadeler kullanarak ‘her daim işimizin başındayız’ imajı çizen bu ‘BACAKSIZLAR’a dikkat edilmesinde yarar var.

Genellikle ‘ÇİRKEF’likleriyle bilinen bu ciddiyetsiz numuneler, başarıya giden yolda her şeyi mubah sayan bir geleneğin tohumudur.

Öyle ki aynı masayı paylaştıkları arkadaşlarını 1 kutu mandala satarlar.

Her devrin adamı olup, omurgadan bir haber yaşarlar.

Patrondan çok patroncu, kraldan çok kralcı olan bu tipitipler, firmaların en büyük düşmanıdır aslında.

Ama ne hikmettir ki gerçekten çalışan veya samimiyetiyle bilinen insanlara değil de böylesi ‘DENSİZ’lere sahip çıkılır.

Çünkü bizim insanımız yalakalıktan hoşlanır.

Çalışan insanın reklama ihtiyacı yoktur.

Üreten kişinin göz önünde olmasına ve çok kelime yakmasına gerek yoktur. Çünkü onlar yeteneklerini konuşturur.

Sayın işletme sahipleri, yanı başınızdaki tehlikenin farkına varınız..!

Hiçbir çalışan yoktur ki şirketi sizden fazla benimsesin...

Sevgili emekçiler, sizler de çevrenizdeki bu toksiklerden uzak durun, zehirlenirseniz.

Konu uzadı, belki de biraz dallanıp budaklandı.

Bu kadar yeter, bitiriyorum.

Eyyyyy sosyal medya kalpazanları, lağım kokulu ortamları en ‘ciks’ parfümlerle kamufle etmeye çalışsanıza da mızrağınız çuvala sığmıyor artık..!