Ahmet Kemal Tekin
Tarih : 29.10.2025


Sarkaç; Ankara


 

Yaşantım iki sarkaç arasında geçti, her ikisi de birer yenilgi gibi kalır durur usumun köşesinde. Doğduğum yer Mersin, olduğum yer Ankara. Mersin’de geçen çocukluğumun deniziyle gitmiştim Ankara’ya, ilk yıl zerre ısınamamıştım bu kente. Mersin’i çok mu seviyordum, hayır, Ankara’ysa en sevdiğim kent oldu. Mersin yaşadığım kentse hâlâ bir yerleşikliği yok bende, bir Karacaoğlan gibi geziniyorum onun yerleşkelerinde. Kentin her yeri işgal ediyor beni çoğun, ah ne güzeldin gençlik aşkım Ankara.

Resim Heykel Müzesine varmıştım onca çırpınıştan sonra, zerre önemi yoktu bu resimlerin, Ankara vardı yanımda, boynunda fularıyla ilk kez görmüştüm Ankara’yı. Elbisesi zerre bize benzemiyordu, makyajı bir kar kokuyordu, hissetmek zor. İlk kez ve son kez öyle kaldı Ankara bende. Şimdiyse kavgalı bile değilim Ankara’yla. Mersin’e ister istemez geldiğimde, lanet olası İstanbul ve İzmir’den sonra Ankara ile bir daha karşılaşmadık. Oysa Ankara uzun binalarında kaybolduğum adeta bir istencin erkiydi benim için. Yerli olmakla ilgili değildi bunlar, her gerçek Ankaralı gibi içimde taşıdığım bir varoluş savaşımıydı. Kelimelerimizin, inancımızın, bozulmadan önceki zamanlardı bunlar, İstanbul’un ağdalı dilinden kurtulduğumuz zamanın erkiydi bunlar. Belki, Atatürk’ün sofrasına oturduğum zamanlardı bunlar.

Bugün Cumhuriyet Bayramı ve benim bayramım yok, nedenini bilmiyorum, benim dini bayramım da yok, kendimi bir yurtsuz, bir sürgün gibi hissediyorum. Kendime ait bir dilim var ama bu dil adeta gasp edilmiş bir İstanbul, yeni sözcüklerim yok artık, zaten uydurma diye öncekileri de elimden aldılar, nedenini bilmiyorum. Kavgamın bittiği kentimde yok, kentimi yıllar var ziyaret etmedim, zaten epey değişmiş diyorlar, seni hatırlamaz, zaten benim olmayan bir kentin beni anımsaması da olanaksız.

İki kent arasında gidip geliyor usum, Akça Kız, Kara Derviş, Zakkum ve Ilgın’a dönüştü artık. Onca yokluktan var ettiğim var ederken acılar çektiğim, onu en yetkin yerde görmek istediğim Ankara beni çoktan unuttu, unutmasa bile beni çoktan değişti başkalarına. Elimde Akdeniz’in ılgın ve zakkumu var artık, zeytin gibi barış dalı gibi bir simgesel anlamı da yok bunların, Ankara artık bir yapay zeka, zaten çakma akıllıydı ben giderken Ankara, konuşmaya değil zanlara inanırdı, biraz değil epey ürkekti Ankara, bana anlatılan Ankara bu değildi ama. Örneğin o da uymak zorunda çağına, yapay zekaya sorduğumda bu zakkum ve ılgını; zakkum yok eden, ılgın var eden olabilir diyor, sanki içimden geçeni bilirmişçesine. Mersin’de gezdiğim, yüzlerce yıllık soyumun sopumun gezdiği toprakları anlayabildim anladıysam.

Usumun köşesinde birikip duruyor bu Bayram gününde Ankara, hüzünlü bir kemanla kapris eşlik ediyor şimdi bana, Ankara’daki kadar yalnızım hâlâ ve Ankara kadar yalnızım.

Korkularımı büyütür durur Ankara.

 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 

 

  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız
 
Yorumunuz
 


 



ANASAYFA
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM

mersinpost.com.tr © Copyright 2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.


URA MEDYA