Mersin Barosu, Kahramanmaraş merkezli depremin ardından müteahhitler ve kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Mersin Barosu, ülkemizin pek çok ilinde yıkıma yol açan depremler sebebi ile ilgili deprem yönetmeliğine aykırı yapılar inşa eden müteahhitler, yapı, iskan ruhsatı veren yetkililer ve denetimleri gerektiği şekilde gerçekleştirmeyen idari görevlileri hakkında taksirle öldürme suçunu işlemiş olmaları nedeni ile tüm şüphelilerin tespiti ve haklarında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulundu.
Depremlerde yıkılan binaların yapımında, denetiminde ve onaylanmasında ilgisi olanlar hakkında, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Gaziantep, Osmaniye, Malatya ve Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunan Mersin Barosu Başkanlığı, dilekçesinde tüm şüpheliler yönünden yapılacak soruşturma neticesinde TCK m. 22/3 atfıyla m. 85/2 uyarınca, iddianame düzenlenerek kamu davası açılmasına, şüphelilerin alabileceği ceza miktarı düşünüldüğünde kaçma şüphesi oluşabileceğinden haklarında CMK gereğince uygun adli kontrol tedbirinin uygulanmasını talep etti.
'BİLİNÇLİ TAKSİRLİ ÖLDÜRME SUÇU İŞLENMİŞTİR'
Dava dilekçesinde şu ifadelere yer verildi: “Tarafımızca tespit edilebildiği kadarıyla bilgileri verilen ve sayın makamınızca yapılacak soruşturma kapsamında tespit edilecek diğer şirketlerin ve kurumların yönetici ve çalışanları ile sorumluluğu olan diğer gerçek kişilerin hukuka aykırı davranışları nedeniyle felaket düzeyinde bir yıkım, çok sayıda ölüm ve yaralanma yaşanmıştır. Suç duyurumuzda detaylıca açıklayacağımız üzere TCK m.85/2; 22/3 uyarınca ilgili kişilerin ve kurumların sorumlularının bilinçli taksirle öldürme suçunu işledikleri şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortadadır. Bu sebeple bu denli can kaybının yaşanmasına sebebiyet veren sorumlular yönünden gerekli soruşturmanın yapılması ve kamu davası açılmasını talep etmekteyiz."
'ŞÜPHELİLERİN KAÇMASI ENGELLENMELİDİR'
Şüphelilerin kaçma ihtimali düşünülerek her türlü tedbirin ivedilikle alınması gerektiğine dikkat çekilen dilekçenin devamında şu görüşlere yer verildi:
İşlenen suçun ve suçun müeyyidesinin ağırlığı göz önünde bulundurulduğunda, şüphelilerin kaçmasını engellemek amacıyla ivedilikle tutuklama veya adli kontrol tedbirine karar verilmelidir. 14. TCK m. 85/2 ve 22/3 hükümleri uyarınca, faillere uygulanacak yaptırımların yüksek olduğu açıktır. Şüphelilerin bu denli ciddi bir suçu işlemeleri ve mahkûmiyetlerine karar verilmesi ihtimali nedeniyle kaçma, saklanma ya da delil karartma riskleri ortaya çıkabilecek ve bu da somut olayda faillerin cezasız kalmasına neden olabilecektir. Dolayısıyla CMK m. 100 ile hükme bağlanan tutuklama tedbiri her ne kadar son çare ise de, somut olayda suçun cezasının ağırlığı da göz önünde bulundurulduğunda, şüphelilerin kaçma ve delil karartma risklerinin bulunması nedeniyle soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi adına ivedilikle tutuklama tedbirinin uygulanmasını, aksi kanaat halinde tutuklamaya alternatif bir tedbir olan ve şüphelilerin kaçmasını engellemeyi öngören yurt dışına çıkış yasağı adli kontrol tedbirinin uygulanmasını, olayın vahameti ve suçun niteliği göz önünde bulundurularak söz konusu güvenlik tedbirleri yönünden ivedilikle karar verilmesini talep ederiz.”
|