Mersin Üniversitesi. sağlık alanında öncü projeye imza atarak, yapay zekâ ile kalp yetersizliği önceden tespit ediyor
Mersin Üniversitesi sağlık alanında yürüttüğü Ar-Ge çalışmalarıyla aldığı başarılı sonuçlara bir yenisi daha eklendi. Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı tarafından hayata geçirilen ve yapay zekâ ile kalp yetersizliğini önceden tespit eden projede dikkat çekici sonuçlar elde edildi.
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz desteği ile hayata geçirdiği “Sağlıkta Yapay Zekâ ile Dijital Dönüşüm” projesinde yapay zekâ teknolojisinin kalp yetersizliğinin erken tanısında kullanıldığı yenilikçi bir tanı protokolü uygulandı. Yaklaşık 1 yıl süreyle herhangi bir nedenle Üniversitemiz Tıp Fakültesi Hastanesi’ne başvuran hastalara ait röntgen filmleri, üniversitesi tarafından hastalara ilişkin kişisel bilgilerden arındırılmış şekilde, yapay zekâ tabanlı bir platforma gönderilerek analiz edildi. Bu sayede pek çok hastaya yapay zekâ ile kalp yetersizliğinin erken tanısı yapılmış oldu.
“Sağlıkta Yapay Zekâ ile Dijital Dönüşüm” yenilikçi tanı protokolünün sonuçları İstanbul’da paydaşların katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısı ile duyuruldu. Toplantıda, Rektör Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çelik, Türk Toraks Radyolojisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Recep Savaş ve AstraZeneca Orta Doğu ve Afrika Bölge Medikal Direktörü Dr. Viraj Rajadhyaksha araştırma bulgularını kamuoyu ile paylaştı.
2021 yılının ocak ayında Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çelik tarafından başlatılan ve yürütülen proje kapsamında herhangi bir nedenle Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne başvuran hastalara ait röntgen filmleri, hastalara ilişkin kişisel bilgilerden arındırıldı ve hastanenin ana sunucusundan bağımsız bir şekilde özel bir platforma yüklendi. AstraZeneca’nın Gelişmekte Olan Pazarlar Sağlık İnovasyon Merkezleri Programı kapsamında iş birliği yaptığı yapay zekâ çözümleri tedarikçisi Qure AI, kişisel bilgilerden arındırılan röntgenleri geriye dönük tarayarak analiz etti ve kalp büyümesi ve akciğer etrafında sıvı toplanması dâhil olası/şüpheli röntgenleri eş zamanlı olarak tespit etti. Kardiyologlar bu olası/şüpheli röntgenleri değerlendirdi ve anormallikleri olan hastaları ileri analiz ve kesin tanı için tekrar çağırdı. Yapay zekâ teknolojisi kullanılarak uygulanan bu yöntemin; tüberküloz, akciğer nodülleri ve boşluklar gibi 29 farklı parametreyi taraması nedeniyle kalp yetersizliği ile ilgili anormalliklerin tespitinin yanı sıra akciğer kanseri ve tüberküloz gibi farklı hastalıkların erken tespitinde de faydalı olacağı tahmin ediliyor.
“Projeyi ulusal çapta yaygınlaştırmayı ve çekilen her akciğer röntgeninde uygulamayı amaçlıyoruz”
Rektör Prof. Dr. Ahmet Çamsarı toplantıda yaptığı konuşmada, “Fakültemizde geleneksel uygulamalı tıp eğitiminin yanı sıra dünyadaki değişim ve gelişmelere uygun olarak kanıta dayalı tıp ve topluma dayalı tıp uygulamaları, mesleki beceriler, iletişim becerileri ve probleme dayalı öğrenim oturumları şeklindeki aktif eğitim çalışmalarını da içeren sistem temelli entegre eğitim programı sürdürülmektedir. Mersin Üniversitesi olarak teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyor ve bu alanda gerçekleştirilen AR-GE çalışmalarını da destekliyoruz.” dedi.
Rektör Çamsarı proje kapsamında elde edilen sonuçların gurur verici olduğunu belirterek “Bu projede hedeflediğimiz en büyük başarımız, erken tedavi imkânıyla hastaların yaşam kalitesini yükseltmek ve ömürlerinin uzamasını sağlamaktı. Diğer taraftan bu proje sayesinde artık kalp yetersizliği hastalarının erken dönemde teşhis edilmesi ile kalp yetersizliği nedenli hastaneye yatışlarda azalma da sağlanabilecek. Projemiz, ülkemizde ve hatta dünyada kalp yetersizliği şüphesi taşıyan ve tanı konmamış olan hastaların erken tanısında yapay zekânın kullanıldığı ilk projelerden biri olacak. Alınan sonuçlar doğrultusunda projeyi ulusal çapta da yaygınlaştırmayı ve çekilen her akciğer röntgeninde uygulamayı amaçlıyoruz. Yine radyolojik anlamda onkoloji gibi diğer alanlarda da bu sistemlerin kullanılabileceğini ve hastaların hayatına dokunan yapay zekâ projelerinin hayata geçirilebileceğini umuyoruz.” dedi.
“2030 yılına kadar kalp yetersizliğinde yüzde 46 artış yaşanacağı öngörülüyor”
Geçtiğimiz hafta sonu Amerikan Kardiyoloji Derneği Kongresi’nde bu projenin çıktılarını paylaşan Prof. Dr. Ahmet Çelik, “Yaklaşık 10.000 hastanın akciğer röntgenlerinin yapay zekâ ile tarandığı bu projenin başlangıcında yapay zekâ tanı sonuçları Mersin Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı tarafından teyit edildi. Yapay zekâ ile ilk taranan 5 bin 623 hastanın röntgenlerinden 119 tanesinde, kalp yetersizliği hastalarının bir kısmında gözlemlenen, akciğerde sıvı ve kalp gölgesinde büyüme birlikteliği tespit ettik. İleri tetkik ve kesin tanı için Mersin Üniversitesi Hastanesi Kardiyoloji bölümüne davet edilen 119 hastanın 57’sine ulaştık. Yapılan NT-proBNP ve Ekokardiyografi gibi ileri analiz ve kesin tanı tetkikleri sonucunda, 57 hastadan 49’una kalp yetersizliği rehberlerinin tanı kriterlerine uygun olarak kalp yetersizliği kesin tanısı konuldu” dedi. Prof. Dr. Çelik yapay zekâ yardımıyla kalp yetersizliğinin erken tanısına yönelik yapılan çalışmada yapay zekânın akciğer röntgenlerine bakılarak kalp yetersizliğini tahmin etme gücünün yüzde 89,1 duyarlılık, yüzde 86,4 seçicilik oranı ile gerçekleştiğini, kalp yetersizliği tanısı koyulan 49 hastadan 32 tanesinde (yüzde 65,3) düşük Ejeksiyon Fraksiyonlu Olmayan Kalp Yetersizliği olarak adlandırılan ve tanısı güç olan kalp yetersizliği tespit edildiğini belirtti.
Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çelik toplantıda kalp yetersizliğinin, Türkiye’de ve dünyada önemli bir sağlık sorunu olmayı sürdürdüğüne de dikkat çekti. 2030 yılına kadar kalp yetersizliğinde yüzde 46 oranında bir artış yaşanacağının öngörüldüğünü belirten Prof. Dr. Çelik, “Türkiye’nin daha genç bir nüfusa sahip olmasına rağmen, Batı toplumlarına kıyasla bu rakamın daha yüksek olması ve Türkiye’de kalp yetersizliğinin 10 yaş daha erken görülmeye başlandığı dikkat çekiyor. Belirtilerinin çoğunun ayırt edici olmamasından ve sınırlı tanısal değer taşımasından dolayı Kalp Yetersizliği tanısı oldukça güçleşebilmektedir. Geçmişe dönük tarama yöntemiyle gerçekleştirdiğimiz bu proje ile kalp yetersizliği tanısı konmamış bir hastayı erken teşhis etmemiz ve tedaviye erken başlamamız mümkün olabilecek.” dedi. Prof. Dr. Ahmet Çelik, konuşmasında “Erken tanı ve erken tedavi imkânına sahip olursak kalp yetersizliği hastalarının yaşam kalitesini yükseltmeyi ve hastalığın seyrini yavaşlatabilmeyi başarabiliriz. Bununla birlikte kalp yetersizliği hastalarının tedavisinde hastaneye yatmaları en büyük maliyeti oluşturmaktadır. Bu proje ile kalp yetersizliği hastalarının yapay zekâ yardımıyla erken dönemde teşhis edilmesi sayesinde, erken tedaviye başlanarak kalp yetersizliği nedenli hastaneye yatışlarda da azalma sağlanabilecektir.” ifadelerine yer verdi.
“Tıbbi görüntüleme yapay zekâ uygulamaları için dünya pazarının 2025 yılına kadar 1,2 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor”
Türk Toraks Radyolojisi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Recep Savaş konuşmasında tıp dünyasında yapay zekâ kullanımı ile ilgili bilgiler paylaştı. Prof. Dr. Savaş, tıbbi görüntüleme yapay zekâ uygulamaları için dünya pazarının 2025 yılına kadar yaklaşık 1,2 milyar dolara ulaşacağının ve bileşik yıllık büyüme oranının yüzde 26 olduğunun tahmin edildiğini belirtti.
“Sonuçlar, dünyada kalp yetersizliği için ilk kez bir erken teşhis aracı oluşturma potansiyeline sahip”
AstraZeneca Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Medikal Direktörü Dr. Viraj Rajadhyaksha ise yaptığı açıklamada Üniversitemiz ile gerçekleştirilen araştırmadan ortaya çıkan sonuçların, dünyada kalp yetersizliği için ilk kez bir erken teşhis aracı oluşturma potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Hastalıklarla mücadelede bilim ve sağlık çalışanlarının iş birliğinin ne kadar etkili sonuçlar yaratabileceğine ilk elden tanıklık edilen bir çalışma gerçekleştirdiklerini ifade eden Dr. Rajadhyaksha, Üniversitemiz Tıp Fakültesi Hastanesi ile yapmış oldukları bu değerli projenin hayati önemine değindi. Dr. Rajadhyaksha, konuşmasını “AstraZeneca Türkiye olarak Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne koşulsuz desteğimizle sağladığımız bu projede olduğu gibi yapay zekâ ve veri kaynaklarından en iyi şekilde yararlanmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Tüm bu çalışmalarımız sayesinde hastaların hayatlarını kolaylaştıracak ve yaşamlarında fark yaratacak çözümler sunmaya devam edeceğiz.” sözleriyle tamamladı.
|