image Ahad Asker
Gururumuz: Sesim Bezdüz

Yazı Tarihi : 26.10.2025
 E-Mail :

 

Mersin Devlet Opera ve Balesi’nden yakın dostlarım, tenor sanatçısı Bülent Bezdüz ve çocuk korosu şefi sevgili Reyhan Bezdüz, beni 23 Ekim 2025 tarihinde yapılacak konsere davet ettiler. Bu davet beni gerçekten çok mutlu etti. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın Mavi Salonu’nda, II. Suna Kan Keman Günleri düzenlenecekti ve program son derece ilgi çekiciydi.

Gerçekleştirilen Keman Günleri konserleri büyük sanatçımız Suna Kan Hanımın anısına hayata geçiriliyordu.Konserin programı oldukça güzeldi.Konserde İlhan Usmanbaş`ın eseri ve Letonyalı besteci Peteris Vasks’ın 2. Keman Konçertosu ülkemizde ilk defa seslendirilicekti.  Akademik Başkent Orkestrası eşliğinde orkestra şefi Orhun Orhon`un yönetiminde konserde solistimiz Sesim Bezdüz`dü.
Bayram bayrama karışmıştı, 23 Ekim aynı zamanda İlhan Beyin de doğumgünüydü ve birbirinden güzel eserlerle dolu bir gece bizi bekliyordu. Ünlü Türk bestekarımız, çok değerli sanatçımız İlhan Beyi 2025 yılının Ocak ayında 103 yaşındayken kaybettik ama bu vesile ile sanatının ilk günkü gibi zirvelerde olduğunu yeniden hatırladık. İkinci eser ise genç, dinamik, başarılı solistimiz Sesim Bezdüz sahnedeydi.
Çok heyecanlıydık. Sanat hayatım boyunca birbirinden değerli çok sanatçı ile çalışma ve de çok sanatçıyı da dinleme fırsatına sahip oldum. Bunun için de ayrıca çok mutlu ve de gururluyum.
O güzel sanatçıların arasında dünya şöhretine sahip sanatçılar da vardı: David Oystrah, Leonid Kogan, Oleg Kagan. Sovyetler Birliği`nin keman ekolünü dünya ile buluşturan bu keman sanatçılarıydı. Moskova Devlet Konservatuarında beraber okuduğum Gidon Kremer da bu sanatçılardan biriydi. Keman hakkında düşüncelerim, müziğe olan sevgim bir piyanist olarak da beni çok besliyorduş Bu gece ise karşıma çok genç bir o kadar da başarılı keman sanatçısı çıktı: Sesim Bezdüz. İster keman çalalım, ister piyano, ister bir nefesli çalgı icra edelim ya da şancı olalım biz müzisyenler için her şey ekolle başlar. Çünkü ekol, bizim müzikal kimliğimizi, ifade biçimimizi, yani sahnedeki varlığımızı şekillendirir. Ama sadece bu da yetmez. Bir eseri icra ederken yorum özgürlüğü, teknik ustalık ve sanatsal denge de büyük önem taşır. Kendi duygumuzu katarken, bestecinin ruhuna ve dönemin estetiğine saygı duymayı unutmamalıyız. Ve en sonunda,  Bizim amacımız yalnızca notaları doğru çalmak değildir. Asıl amaç, o eserin güzelliğini, derinliğini ve ruhundaki duyguyu dinleyiciye aktarabilmektir. Çünkü müzik, teknikten öte, kalpten kalbe kurulan en saf bağdır. Sesim`in sahnesinde ve konçertoyu icra etmesinde ben neyi gördüm diye sorsanız, tüm samimiyetimle her şeyi gördüm derim size. İlk önce ellerini bu kadar serbest konumlandırmasından adeta  suda serbestçe yüzen bir balık gördüm. İkinci olarak seçtiği eser oldukça zor bir eser ve çağdaş bir parçaydı. Melodisiyle, ritmiyle çok güzel bir eser olmasının yanında aynı zamanda sanatçının da kendi yorumunu katmasına izin veriyordu ve gururla söyleyebilirim ki Sesim bunu mükemmel bir seviyede başarmıştı. Sonradan öğrendiğime göre Sesim Lili Cumburizde`nin öğrencisiydi. Ben Sesim`i Mersin`den tanıyordum, sanata çocukluğundan beri olan sevgisini ve aşkını yıllar içerisinde nasıl büyüdüğüne şahit olunca gözlerimin dolduğunu konser boyunca hissettim.

Sesim dünyaya gözlerini sanatçı bir ailenin içinde açtı. Babası, Mersin Devlet Opera ve Balesi`nin çok sevilen ve saygıdeğer tenorü, ülkemizi dünya çapında layıkıyla temsil eden Bülent. Annesi de çok sevgili Reyhan, hayatının 30 yılınızı Mersin Devlet Opera ve Balesinin çocuk korosuna kelimenin asıl menası ile adamış bir sanat insanı. Kalbini, gönlünü hep çocukların ve gençlerın sanatla çarpması için vakfetmiş çok değerli yol arkadaşım Reyhan`ın ve Bülent`in Mersin Devlet Opera ve Balesi üzerinde emekleri çok büyüktür. Üstelik sevgili Reyhan bu hizmetlerin tamamını gönüllü bir şekilde ve de herhangi bir ücret almadan yapan fedakar bir eğitimci aynı zamanda. Bunun yanında da elbette bu iki güzel sanat neferinin iki güzel sanatçı yavrusu da ülkemiz için çok önemli bir değerdir. Çünkü sanat devamlı olmalı, sanat büyümeli ve sanat gelişmeli. Sanatın sınırı, huduru yoktur. Öyle bir aile düşünün ki evin içinde Beethoven, Mozart, Ahmet Adnan Saygun ve daha nice büyük besteciler konuşuluyor, tartışılıyor ve de sanatın içinde bu iki genç yetenek büyüyordu. Ben bu yazım ile hem bu sanatsever aileyi tebrik ediyorum hem de genç sanatçılarımız Sesim ile Doğaç`ın yollarının açık olmasını diliyorum.

23 Ekim akşamında bu güzel konser bittiğinde salondan yükselen alkışlar ve bravoların ışığında Sesim tam 3 defa bis için sahneye geldi ve bizi çok mutlu etti. Bir sanatçı için bu bisler onu besleyen damarlar gibidir. Bu Sesim`in en güzel ödüllerinden biriydi. Devlet sanatçımız Suna Kan`ın bugün ruhu da şad oldu ki bıraktığı miras emin ellerde geleceğe doğru yol almaya devam ediyor. Geceye katılım sağlayan Suna Kan hanımın oğlu Ömer Üstel bey ile de görüşme imkanımız oldu ve ne kadar güzel bir gece yaşadığımızdan bahsederek Suna Hanımı gözlerimiz olarak yeniden andık.

Bir sanatçı için bundan daha güzel ne olabilir ki? Tekrardan Sesim`i çok tebrik ediyorum. Sevgili Sesim, yolun açık olsun. Kemanının sesi dünyadaki en büyük salonlardan gelsin ve bizi hep gururlandır, sevindir. Sen sadece aileni sevindirmekle kalmayıp, onlarca, binlerce genç sanatçıya da örnek olarak, yollarını açarak kariyerine bir yıldız gibi devam edeceksin. Buna çok eminim ve yürekten inanıyorum!

Ahad Asker

Piyanist, Araştırmacı-Yazar

25.10.2025

Ankara



  YORUM YAZ
 
Adınız Soyadınız
 
Yorumunuz
 
 
  GÜNCEL
 
 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 
 
 

 

Mersin Post | Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinpost.com.tr © Copyright 2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. Mersin Post basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA