image Ahmet Kemal TEKİN
Bir Devlet Anısı

Yazı Tarihi : 15.09.2024
 E-Mail :

 

Bundan seneler evvel yazmıştım; ‘Bilinç ne denli önemli, gece!/ Ölüm susar, yaz kalır./ Kalır o kız, Ankara, başka kentlere’ diye. Üzerinden nereden baksam on yıldan fazla geçmiştir. Bir psikiyatr profesörüne aklımızı nasıl koruyacağız diye sorduklarında internette, tekrar aklıma geldi. Hoca ne kadar bilgiliysek kendimizi o kadar koruyabiliriz diyor, cahil kalmamayı, okumakla bir tutuyor hoca, bilgili olmayı.

Nedendir bilinmez Ankara bana bilincin, mantıklı olmanın bir özeti gibi gelirdi daha önceleri, üniversite eğitimimi burada tamamlamış olmam, bu kentte neyi nasıl kavramam gerektiğini anlamam, işlevsellikten ziyade düzgün biri olmakla eş gelmiştir bana bu kent. Dizeleri de bu bağlamda yazmıştım. Düzgün olmakla eş bir kent. Burada düzgün olmak elbette dümdüz olmak değil, hatalı davranışı az olan biri olmakla ilintili. Doğal olarak böyle hissetmeme neden olan bir devlet anısıyla eşdeğer olmaktır. Örneğin Çankaya köşkü, devletin en görkemli yeridir aynı zamanda devletin halka bak ancak bu kadar sizden uzakta olabilirim dediği bir yerdir. Her an o köşkten halkın içine karışan ve sorun neyse çözüme ulaşılacak bir yerdir. Meclis binası, Genel Kurmay binasını hep bu halkın ve bilincin, mantığın yeri olarak görmüşümdür. Tabii bunlar bana ait görüşler. Gerçekten öyle mi bilinmez!

Aradan çok zaman geçti, Ankara’yla zerre organik bir bağım kalmadı, yıllardır ne giderim ne de sokaklarında gezerim, zaten bu kentle bir organik bağım kalmasına da izin vermemek, bir bağımın kalmaması tamamen rastlantıdan ibaretti. Öyle ki kentten ayrılmam tamamen benim dışımda ekonomiyle ilintili gelişti. Hani derler ya, tecimin, paranın dinle, devletle, kişiyle bir ilintisi yoktur, evet belli ki İstanbul’dur aranan ilişki. Hayatımın bir döneminde İstanbul’da kaldığım için İstanbul’u da bilincin uzağında bir hız, düşünememe kenti olarak gördüm. Elbette böyle değildi şüphesiz, yazıya, şiire girerken böyle girmesinin nedeni bende oluşturduğu izlenim olsa gerektir. Erkin, gücün merkezi değil midir beklentiler, erk, imkan kimdeyse onunla ilintili değil midir biraz da İstanbul, bunları biliyorduk, alnımızda bir yengeç, yan yan baktığında derin düşüncelerde belki de eski bir yeniçeriyi kovalıyor.

Merkez Bankasının sessiz, sesli İstanbul’a taşınması, ben de bir iz bırakır mı sorularına, tanımadığım, zerre tanımadığım kent Ankara’ya, iyice bildiğim İstanbul’a olsa olsa Orhan Veli yanıt verebilirdi zaten, ben o kadar avare olamadım.

Bir Akdenizli’nin ilk fırsatta, apar topar buralara tekrar gitmek istememesi belki de kentle ilgili düşüncelerimi tekrar tekrar yeniledi. Sonuçta bunlar devlette çalışan birilerinin anısı değil. Hep merak eder dururum, gerçekten bir şairin devlette çalışıp da bu kentleri devletin gözüyle anlatmasını. Şimdiye dek beceren olmadı, ondan hâlâ Kurtuluş Savaşı destanı doğru düzgün yazılamadı, kimse kusura bakmasın Nazım’ın devletle zerre ilgisi yoktur, o geleneği dedelerinden dolayı tanısa da. Bilgili olup da hangi destana kulak verir insan o da ayrı konu. Devletin yöntem sorunu yüz yıl geçse de ayrı konu.

 



  YORUM YAZ
 
Adınız Soyadınız
 
Yorumunuz
 
 
  GÜNCEL
 
 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 
 
 

 

Mersin Post | Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinpost.com.tr © Copyright 2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. Mersin Post basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA