Enflasyona bağlı olarak yükseldiği söylenen fiyatlar durmak bilmiyor.
Bizdeki enflasyon yüksek talebe bağlı olamayıp, yüksek maliyete bağlıdır. Maliyet artışının en önemli nedeni akaryakıta gelen zamlardır. Çünkü akaryakıta gelen zamlar üretirken maliyetleri yükseltirken, taşırken de maliyetleri yükseltir. Akaryakıt malın maliyetini iki defa arttırır.
Ayrıca elektriğe yapılan yüzde 38’lik yeni zamla bütün fiyatlar artacak, enflasyon yeniden şahlanacaktır. TUİK in enflasyonu küçük göstermesiyle ne ekonomi büyür, ne de sokakta ki yoksulluk küçülür. BU ZAMLARLA TOPLUM YOKSULLAŞIR
Dolar kuru 1 Ocak 2021’den bugüne yüzde 439 artarken, aynı tarihler arasında mazota gelen zam yüzde 678’dir.
En düşük emekli aylığı 2021 başında 2.326,00 TL iken bugün 10.000,00 TL. Aylıktaki artış oranı yüzde 429’ da kalırken aynı zaman diliminde ekmeğe gelen zam yüzde 667’dir.
Emekli aylığında artış oranı yüzde 429’da kalırken, ekmek de ki artış yüzde 667’dir.
Toplam işçi-memur emekli sayısı 16 030 256 kişidir. Ortalama her emekli evini 2 kişi sayarsak derin yoksullukla boğuşan kişi sayısı 32 060 512 dir. Ortalama emekli aylığı 26.600,00 TL. iken çok önemli bir bölümünün aylık geliri 10.000,00 TL. civarındadır.
Talep daraltmak için zam yapmaya devam ediliyor. Pazar diplerini toplamaya çalışanların vaz geçecekleri kuru ekmekten başka daha ne kaldı?
Maliyet artışından kaynaklı enflasyonla mücadelenin başka bir yolu olmalıdır. Ekonomistler sübvansiyonlardan da söz ediyor. BU TABLODAN NASIL BİR SONUÇ ÇIKAR
Akaryakıt ve elektriğe zamlar devam ediyor. Bu zamlarla maliyetleri artan üretici ürettiği ürünlere zam yapmak zorundadır. Yapamazsa üretmekten vaz geçer. Her ikisi de ekonomik çöküş getirir. Yapılan yeni zamlar sefaleti attırdığı gibi ekonomin çöküşüne neden olacaktır.
Alım gücü düşen emekli ve çalışan, eskisi gibi alışveriş yapamaz. Bu durumda üretici malını satamazken, satamadığı malı üretmekten vaz geçer ve işletmeler kapanır. Bunun sonucu işsizlik büyürken ticari hacim küçülür. Daralan ticari hacimle işletmeler zora düşer ve iflaslar kaçınılmaz hale gelir. İflaslar, çığ gibi büyüyen işsizlik ve derinleşen yoksulluk da demektir.
Diğer yandan daralan ticari hacimle vergi kaynakları da daraltır. Gelir idaresi yeni kaynaklar için bugün olduğu gibi mevcut vergiler artırmaya çalışırken, yeni vergilerinde peşine düşer.
Bu kısır döngü büyüyerek devam edecektir.
Bizim gibi stratejik kaynakları (petrol, doğal gaz vb.) kıt ülkelerin tek varlık kaynağı, üreten ve tüketen insan gücüdür. İflas eden girişimcimiz, işsiz kalan yetişmiş insan kaynağımızdır.
Girişimci yaratmak ya da bulmak kolay değildir. Üretimden ya da ticaretten kopanların yerine yeni girişimciler yaratmak için ortalama 20 yıl ve daha büyük mali kaynaklara ihtiyaç olacaktır. İzlenen bu yol çıkışa götürmez. Yeni bir yol bulunmalıdır.