Hayatımıza ‘Enerci’ diyerek giren tipler, çocukların 23 Nisan gösterilerine bile konu oldu.
Çocukların bilinç altına yerleştirenler utansın, okullarda koreografi haline getirenler de kendini bir sorgulasın.
Dilan ve Engin Polat çifti bir kılıf bulup, parmaklıklar ardından çıkmanın yollarını arıyorlar.
Bu tip gereksizlerin toplum önünde dikkate alınması hakikaten hem zoruma gidiyordu hem de ‘Biz böyle insanlar değildik’ diyordum.
Türkçeyi yozlaştıran, örf adeti baltalayan zatlar popüler oldu, milyoner oldu, kara para dahi AKLADI!
Dönemin İçişleri bakanının bu çiftin ani yükselişinden haberdar olduğu bile iddia edilmişti.
Türkiye bu kadar sahtekarı nasıl zamanında fark edemedi?
Fakirlerin hepsi mercek altında ama!
Kimin fakir, kimin sözde fakir, kimin göstermelik fakir olduğunu söyleyenler; uçuk zenginliği mi idrak edemedi?
Çağımızın en büyük sorunu; kolay yoldan, okumadan, çaba göstermeden para kazanmak istenmesi…
İlerleyen süreçte daha çok para kazanmak için başlangıçta para veren gençler var…
Hedefi olmadan haybeye yaşayan ama yaşının genci olamayan bir nesil…
Türkiye’nin ekonomik buhranı şüphesiz öncelikli sebep lakin birazda özeleştiri yapabilmek marifet.
Ve çabalamak…
Çabasız ekmek ve bireysel özgürlük olmaz.
Sosyal medyada fenomen olmak, yurtdışına gitmekten daha cazip hale geldi.
Tolstoy’un muazzam sözüdür ‘Bir amaç olmaksızın, sırf yaşamak için yaşamaya ne gerek var!’
Amaçsız insan, duvardan farksızdır…
Amaçsız genç, eksik yetişir…
Niceleri var ömrü uzun ama amaçsızca heba olmuştur seneleri.
Bunun farkına varamadan vermiştir belki son nefesini.
Yeni nesil, ileride ziyan olma ihtimalini düşünmeden, bilmeden günü kurtarma derdinde.
İşte, Polat’lar, Özkan’lar, Başar’lar gençlerimizin ne istemediğini ve gayesizliklerini bildikleri için servetlerine servet kattı…
Gençlerimize hayatı öğretemezsek zamanı geldiğinde acı tecrübelerle öğrenecekler…