Prof. Dr. Selim İnan, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından gündeme gelmesi nedeni ile, Mersin’de büyük ölçekli ve yıkıcı bir deprem üretecek enerji birikiminin olmadığını söyledi.
Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nden emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Selim İnan, Türkiye'deki son dönemlerde üst üste gerçekleşen ve yıkıcı etkisi çok yüksek olup çok fazla can kaybı yaşamamıza sebep olan depremler hakkında bilgiler verdi.
1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle Fen Fakültesi Dekanlığının organize ettiği ve Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi'nde gerçekleşen "Son Depremler ve Mersin'in Deprem Potansiyeli" adlı deprem konferansına; Rektör Danışmanı Prof. Dr. Ayla Özer, Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep Özen, akademisyenler, idari personel ve konu ile ilgili vatandaşlar katıldı.
Çok büyük bir deprem yaşadığımızı belirterek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Selim İnan, "Kayıplarımız çok fazla. Ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı kurtulan vatandaşlarımıza şifa diliyorum. Son 100 yılda böyle büyük bir deprem yaşamadık. Biz yerbilimciler böyle büyük bir depremi beklemiyorduk. Şok olduk. Ezber bozan bir deprem bu. Son 100 yıl içindeki depremleri iyi biliyoruz. Çünkü ölçeklendirebiliyoruz. Bununla ilgili cihazlar var. Ondan önceki depremleri de tarihçilerin notlarından anlayabiliyoruz. Tabi ki ne kadar gerçeği yansıtıyor, bilemiyoruz." dedi.
Sunumunu 3 ana başlık altında yapacağını belirterek konuşmasına devam eden Prof. Dr. İnan, "Bunlardan ilki; deprem nedir, nasıl oluşur? İkincisi, deprem neden zarar veriyor? Son olarak da, bireysel ve kurumsal olarak depreme karşı nasıl tedbirler alabiliriz?" ifadelerini kullandı.
Son 100 yıl içindeki depremlere bakıldığında şiddetlerine göre istatistik bir çalışma yapıldığını ve bu çalışmayı tablolarla izleyiciye aktaran İnan, "Şiddet azaldıkça mesela 2 ile 2.9 şiddet arasında günde ortalama 1000 deprem olmuş. Burada şunu söylemek istiyorum. Çıkmış birisi şurada şu saatte deprem olacak diyor. Atıyor ama tutuyor. 2 şiddetinde var. 2.3 şiddetinde var. Hakikaten günde 1000 deprem oluyor. Tüm dünyada yılda yaklaşık 3 milyon 500 bin adet deprem oluyor. Ülkemizde ise yılda 25 bine yakın deprem oluyor. Bunun sadece 12 bin tanesi son 25 gün içerisinde meydana geldi." dedi.
Prof. Dr. Selim İnan, dünyada yıkıcı özelliği olan tüm depremlerin merkez üslerini harita üzerinde göstererek bu konu hakkında bilgiler verdi. Ülkemizin bir deprem bölgesi olduğunu ve önlem almak zorunda olduğumuzu belirten Prof. Dr. İnan, yer kürenin iç yapısını şekillerle anlattı. Konuşmasında yeryüzünde bulunan litosferin ve üst mantonun yapısını da aktaran Prof. Dr. Selim İnan, birbirlerine yaklaşıp sıkışan levhaların kayaçları kırdığını ve dolayısıyla depremin oluştuğunu çeşitli bilimsel gerçekler ve gerekçelerle anlattı.
"MERSİN'DE BÜYÜK ÖLÇEKLİ VE YIKICI BİR DEPREM ÜRETECEK ENERJİ BİRİKİMİ YOK"
Ülkemize önce İstanbul'a gelen bir geminin, ardından da İskenderun'dan geçen bir geminin sismik dalgalarla deprem yarattığına ilişkin söylentilerin bilimi yansıtmadığını aktaran Prof. Dr. İnan, böyle bir şeyin mümkün olamayacağını belirterek bu konudaki söylentilere halkımızın itibar etmemesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'de iki adet fay hattının olduğuna dikkat çeken ve 7 ve üzerindeki depremleri bu fayların yaptığını söyleyen İnan, "Güneyimizde Arabistan levhası bulunuyor. Güney batımızda Afrika levhası, kuzeyimizde Avrasya Levhası bulunmakta. Bu levhalar bizi sıkıştırıyorlar. Eğer 15 ila 20 milyon yıl öncesine gidersek Akdeniz, şu andaki yerinin çok daha doğusunda yer alıyordu. Arabistan levhası bulunduğu yerden kuzeye doğru hareket etmeye başladı. Avrasya levhası da güneye doğru hareket edince, biz Anadolu olarak arada kaldık. Sıkıştık ve kırıldık. Bu kırılmalar ülkemizdeki iki fay hattını oluşturdu. Biri 1500 km. uzunluğundaki Kuzey Anadolu Fayı, diğeri de 600 km. uzunluğundaki Doğu Anadolu Fayı. Bu 2 kırık Anadolu'yu batıya doğru hareket ettirmeye başladı. Arabistan levhası bizi yılda 2 cm. civarında sıkıştırıyor. Biz de her yıl yine yaklaşık 2 cm. civarında batıya, Yunanistan'a doğru kayıyoruz." dedi.
Türkiye'de bu iki ana faya yani fayzona bağlı 500 fay olduğunu belirten İnan, "Son yaşadığımız üst üste depremler araziye çıkıldığında 4 ayrı parçanın kırıldığını gösteriyor. Dolayısıyla büyük bir enerji açığa çıkmış. Kaçacak yerimiz yok. Yapacağımız tek şey önlem almak." ifadelerini kullandı.
Mersin ve çevresini etkileyebilecek diğer önemli fay sistemleri hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Selim İnan; son yüzyılda bu bölgede 54 adet deprem olduğunu ve bu depremlerin sadece 3 tanesinin 5 ve üstünde olduğunu belirtti. Mersin ve çevresinde çoğunlukla 3 ile 4 büyüklük arasında bir yoğunlaşma olduğunu ve bu fayların parçalı ve küçük olması nedeniyle Kuzey Anadolu’da olduğu kadar büyük ölçekli ve yıkıcı deprem üretecek bir enerji birikimine sahip olmadığını aktardı.
Yerbilimcilerin depremin nerede olabileceğini tahmin edebileceğini fakat ne zaman ve kaç büyüklükte olacağını kimsenin bilemeyeceğini söyleyen Prof. Dr. İnan, konuşmasının son bölümünde depremin hasarlarının nedenlerine ayırdı. Hasarların öncelikle depremin doğasından kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Selim İnan, "Bunu saptayamıyoruz. Bunu kimse de bilemez. Çünkü elimizde değil. Elimizde olan bir şey var, evet. İnsan kaynaklarından oluşan hasarlar. Bu elimizde ve saptayabiliyoruz. Depreme dayanıklı binalar, evler yapmalıyız. Ve deprem sonrasındaki yardım konusunda iyi bir organizasyon planlamalıyız. Mersin, deniz kenarında oluşmuş bir kent ve zemin alüvyon. Dolayısıyla güçlendirme çalışmaları yapılmalı." dedi.
Türkiye'nin her yanının deprem bölgesi olduğunu aktaran ve bu konuda bazı önerilerde bulunan Prof. Dr. Selim İnan, "Deprem konusunda bilgisiziz. Eğitim konusunda atılımlar yapılmalı. Halk bu konuda bilinçlendirilmeli. Okullara Jeoloji dersleri konulmalı. Afet Bakanlığı kurulmalı. Her kentin afet master planı yapması gerekiyor. Mersin'de de bir an önce mikro bölgelendirme çalışması yapılmalı." şeklinde konuştu.
Konuşmasının son bölümünde deprem sırasında yapılacakları anlatan Prof. Dr. Selim İnan'a izleyiciler tarafından sorular soruldu. Prof. Dr. İnan'ın bu soruları cevaplamasının ardından Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep Özen'in Prof. Dr. Selim İnan'a teşekkür belgesi sunmasıyla konferans sona erdi.
|