Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Üyeleri, sektörün sorunlarına çözüm arıyor
Türkiye ekonomisine sağladığı yaklaşık 23 milyar dolarlık katkı ile turizmin ardından en çok döviz getiren sektörler arasında yer alan uluslararası lojistik, üvey evlat muamelesi görmekten dertli. Dile getirilen sorunların hiç birisinin çözümü yönünde adım atılmadığını kaydeden MTSO 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Üyeleri, “Sektörümüze yeterince sahip çıkılmıyor, adeta altın yumurtlayan tavuğun yumurtlaması engelleniyor” değerlendirmesini yaptı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına seslenen Komite Üyeleri, sorunların çözülmesi halinde ekonomiye sağlanacak katkıyı çok daha yukarılara taşıyacaklarını söyledi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Üyeleri sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Avrupa taşımalarından Orta Asya taşımalarına, Irak sınır kapısında uzayan araç kuyruklarından Mersin Limanı’ndan beklentilere, kentin bekleyen lojistik yatırımlarından lowbed araçlar konusunda yaşanan sıkıntılara kadar birçok konuyu ele alan Komite Üyeleri, yaşanan sıkıntıların ivedilikle çözülmesini talep etti. Konunun her platformda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından UND’ye ilgili tüm mercilere iletilmesine rağmen sonuç alamadıklarını dile getiren Komite Üyeleri, birçok ülkenin uluslararası ticaret hukukunda yer almamasına rağmen Türkiye’ye özgü uyguladığı haksızlıkların da önüne geçilmesini talep etti.
Büyük: “Limanda araçtan araca aktarma yapılabilmeli”
20 No’lu Komite Başkanı ve Büyüktrans Uluslararası Nakliyat Sahibi Hasan Büyük limanda yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. İlk olarak araçtan araca aktarma işlemine yönelik sektörü zorlayan uygulamalara değinen Büyük, konuyu şöyle özetledi:
“Gerek karayolu, gerekse gemi ile Mersin Limanı’na gelen araçlarda bulunan eşyaların geldiği araçtan farklı bir araca aktarımı yapılarak tekrar sevk edilmesine gümrük müdürlüğünce müsaade edilmemekte, eşyaların fiziken liman ambarına indirilip ambardan farklı bir araca yükleme yapılması istenmektedir. Yapılan bu işlemler hem işlem sürecini uzatmakta hem de işlemi yaptırılan firmaya olan maliyeti 2-3 kat artmaktadır. Çünkü araçtan araca yapılan işlemden bir tek aktarma ücreti alınırken ambara indirilip tekrar yükleme yapıldığında indirme, yükleme ve ardiye olmak üzere 3 farklı işlem ücreti alınmaktadır. Bu konunun tekrar değerlendirilip araçtan araca aktarma işlemine imkan sağlanması firmaları rahatlatacaktır.
Ayrıca İnterpol sorgulamalarında da bazı aksaklıklar yaşandığına dikkat çeken Büyük, T2 Transit Refakat Belgesi Kapsamında gümrük güvenlik mühürlü olarak gelen araçların İnterpol sorgulamasından muaf tutulmasını talep etti. Gümrük Birliği’ne tabi olan Türkiye’nin AB ülkelerinden ihracat yapılan ülke gümrük beyannamesi kapsamında Ortak Transit Rejim Sözleşmesine tabi olduğunu bildiren Büyük, buna göre Mersin Limanı’na gelerek Türkiye’den geçiş yapan Türkiye’de kayıtlı bir yarı römorkun T2 Refakat Belgesi’ne sahip olduğunu söyledi. Bu araçların transit olarak otomobil, kamyonet ya da kamyon gibi araçlar taşıdığını ve çalıntı olup olmadığının İnterpol tarafından sorgulanmasının ise 1-2 gün sürmesi nedeniyle hem zaman hem de ödenen fuzuli işgal ücreti ile maddi kayıp oluşturduğunu kaydeden Büyük, bu konuda da düzenleme beklediklerini söyledi.
Keleş: “Avrupa vizeleri ciddi bir sorun”
20 No’lu Komite Başkan Yardımcısı ve Mer-Can Uluslararası Taşımacılık Sahibi Mehmet Keleş ise Avrupa taşımalarına değindi. Avrupa’ya çalışan firmaların şoförlerinin yaşadığı vize sorununa dikkat çeken Keleş, son bir yıldır vize alma konusunda sorun yaşandığını, 10 araç çalıştıran bir firmanın en fazla 2-3 araca vize alabildiğini bildirdi. Turistik vize alınmadığı, ticaret amacıyla alınacak bir vizenin önünün kesilmesinin kabul edilemeyeceğini vurgulayan Keleş, “Böyle bir durumda hem ihracatçı firma ürünü zamanında ulaştıramadığı için mağdur oluyor hem de lojistik firmaları taahhütlerini yerine getiremedikleri için sıkıntı yaşıyor” dedi. Lojistik sektörünün tüm dünya ticareti için önemine değinen Keleş, “Bu sektör olmazsa tüm dünyada hayat durur. Bu nedenle sektör sorunlarına kulak verilmeli ve sıkıntıları en aza indirilmeli. Gerek siyasi temaslarla gerek yapılacak yatırımlarla sorunlar çözülüp sektör temsilcilerinin eli güçlendirilmeli” değerlendirmesini yaptı.
Çani: “Mersin, lojistik yatırımlarını bekliyor”
20 No’lu Komite’den Yönetim Kurulu Üyesi ve İsa Çani Uluslararası Taşımacılık Firma Sahibi İsa Çani ise değerlendirmesinde Mersin’in beklediği lojistik yatırımlara dikkat çekti. Taşucu Limanı Özelleştirme İhalesi ile Erdemli – Silifke – Taşucu Otoyol İhalesi’nin tamamlandığını hatırlatan Çani, “Bu ihaleler uzun zamandır bekleniyordu. Sektöre ivme kazandıracak önemli yatırımlar. Başlangıç için iyi olsa da yeterli değil. Bekleyen diğer yatırımlarımızın da tez zamanda hayata geçmesi önemli” diye konuştu. Uluslararası Çukurova Bölgesel Havalimanı yatırımının da devam etmesinin sevindirici olduğunu kaydeden Çani, 2022 yılı sonunda aktif olarak çalışmaya başlayacağı sözü verilen havalimanının çevresinin lojistik sektörüne hizmet edecek şekilde bugünden planlanmasının önemine değindi. Bu havalimanının yalnızca yolcu taşıması değil kargo taşıması adına da önem taşıdığını hatırlatan Çani, 2022 yılsonuna çok zaman kalmadığını hatırlatıp, çevresinin gerek depo ve antrepo yatırımları gerek serbest bölge olabilecek şekilde bugünden planlanması gerektiğin söyledi.
Lojistik sektörünün Mersin’de beklediği en önemli yatırımın ise ikinci ana konteyner limanı olduğunu kaydeden Çani, “İkinci ana konteyner limanı ivedilikle yapılmalı. Mevcut liman yetkilileri dahi gelen talebin yüzde 50’sine yanıt verebildiklerini söylüyor. Kalan yüzde 50 başka ülke limanlarına kayıyor. Türkî Cumhuriyetlere, Arap ülkelerine, Rusya’ya transit taşımaların yapıldığı Mersin Limanı’nın bu alandaki gücünün artması, önümüzdeki süreçte daha da artacak olan yük trafiğine yanıt verebilmesi için ikinci konteyner liman yatırımı kaçınılmaz” dedi. Bu liman yatırımı ve havalimanı yatırımını destekleyecek Lojistik Köy projesinin hayata geçirilmesinin de önemini vurguladığı konuşmasında Çani, “Lojistik denildiğinde akla gelen ilk kent Mersin ise bölgeye yakışır yatırımlar da mutlaka hayat bulmalı” değerlendirmesini yaptı.
Cabadak: “Lowbed araçların otobana girişine izin verilmeli”
20 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Cizre Cihan Nakliyat Sahibi Necmettin Cabadak da lowbed taşımalarında yaşanan sıkıntılar üzerinde durdu. Türkiye’de otobanların lowbed araçlar için yasak olduğunu kaydeden Cabadak şöyle konuştu:
“Belgelerimiz olmasına, yol ücreti vermemize rağmen Türkiye’de lowbed araçların otobana girişi yasak. Bu durumda Irak’a yaptığımız taşımalarda güzergahımız Maraş, Adıyaman, Urfa üzerinden karayolu ile gerçekleşiyor. Yolumuzun üzerine kazara otoban denk gelirse ceza kesiliyor. Avrupa’da lowbed araçların normal karayoluna girmesi yasak, tamamen otobandan gitmeleri zorunluyken bizde tam tersi uygulama var. Firmalarımız da araçlar da mağdur. Araçlar büyük, yollar dar ve trafiği aksatıyoruz, kazalar artıyor. Hem yol belgesi alıyoruz hem eski yolları kullanıp dağlarda dar yollarda yokuş tırmanıyoruz. Bu sorun en kısa sürede çözülmeli. Karayollarında uygulanan kanun oldukça eski. Bunun yenilenmesi şart.”
Habur Sınır Kapısı’ndaki bekleme sorununa da değinen Cabadak, 700’ün üzerindeki aracın kapıda beklediğini, 3-4 güne varan bekleme sürelerinin ciddi sıkıntıları da beraberinde getirdiğini söyledi.
Özkaya: “Ülkeye yabancı plakalı boş araç girişi önlenmeli”
20 No’lu Komite Meclis Üyesi ve Özkayalar Uluslararası Nakliyat Sahibi Yaşar Özkaya, Türki Cumhuriyetlerle yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. “Ülkemize ve vatandaşlarımıza büyük ihanet yapılıyor, sektör bu kadar sahipsiz olmamalı” diyen Özkaya, “İhanet nedir derseniz; şu anda Türkiye’nin ihracat yükünü Türk Cumhuriyetlerinden gelen yabancı uyruklu araçlar taşırken bizler uzaktan izliyoruz. Yabancı uyruklu araçların ülkemize boş girmesine izin verildiği ve yeterince denetim yapılmadığı için fiyatları aşağı çekiyorlar, bizim rekabet şansımız kalmıyor” dedi. Türkmenistan’ın Türkiye’ye kapılarını kapattığını, Kazakistan’ın geçiş belgesi vermediğini kaydeden Özkaya, “Bölgeye yapılan Türk taşımaları tamamen kıskaca alınmış durumda. İki devlet bir millet dememize rağmen Azerbaycan, Türk araçlarının karayolu ile geçmesine izin vermeyip gemiye yönlendiriyor. Bu durum da maliyetlerimizi artırıyor, yine rekabet edemiyoruz” ifadelerini kullandı. Lojistik sektörüne sahip çıkılmadığını kaydeden Özkaya, sektör temsilcilerinin borçlarını ödemekte, sigortalarını, kaskolarını yaptırmakta zorlanmaya başladığını anlattı. Uluslararası hukuk kurullarına göre hiçbir ülkenin yolları kesme, gemiye yönlendirme gibi hakları bulunmadığına değinen Özkaya, bu ülkelerle temasın artırılıp sorunların çözülmesini, ülkeye boş araç girişinin ise önlenmesini istedi.
Zengin: “Toprak bastı parası sorunu çözülmeli”
20 No’lu Komite Üyesi ve Kalender Uluslararası Taşımacılık Sahibi Hüseyin Zengin de Türk Cumhuriyetlerine yapılan taşımaları değerlendirdi. Orta Asya’ya ayrılan geçiş belgesi kotasının Türk firmalarına yetmediğini anlatan Zengin, “Araçlarımızın 10 güne yakın belge beklediği oluyor. Sayılar mutlaka artırılmalı” dedi. Kırgızistan’dan Türkiye’ye gelen araçların hiçbir şekilde toprak bastı parası ödememesine rağmen Türk TIR’larının Kırgızistan’a gidene kadar 2 – 3 bin dolar toprak bastı parası ödediğini kaydeden Zengin, bu sorunun hükümetler arasında çözülebileceğini belirtti. Pandemi döneminde kapanan Türkmenistan kapısının halen açılmamasının sıkıntısına da değinen Zengin, alternatif güzergahlar aramanın artan maliyetleri de beraberinde getirdiğini söyledi. Türk plakalı TIR’lar garajda beklerken Türk Cumhuriyetlerinin araçlarının gelip yükleri alıp gitmesine de anlam veremediklerini belirten Zengin, “Kimse bu araçları kontrol etmiyor. Neden boş geliyorsunuz, nereye gidiyorsunuz diye soran yok. Kontrol mekanizması yok. Gelirken yanlarında yakıt da getiriyorlar ardından navlunları düşürüyorlar. Rekabet edemiyoruz” diye konuştu.
|